YALNIZ ÇİÇEK
Bağzı
hayvanseverlerin ve bağzı kitapseverlerin hiç insan sevmediğine denk geldiniz
mi? (Bağzı ‘yı bilerek yazdım, bir
yazara rahmetle)
Ben geldim
ve korkutucu derecede gerçek bir nefretti, insanlara karşı hissettikleri ve
hatta çocuklara.
Aklınız
karışır bu durum karşısında “Merhamet” sadece dili olmayan tüylü canlılar, kitaplarda olan hayali karakterler için midir?
Merhamet
nedir, nasıl oluşur? Doğuştan gelen bir yetenek midir çevre etkisiyle gelişir mi?
Merhamet yetişir mi bir çiçek gibi? Bir çiçek toprak olmazsa, su verilmez güneş
görmezse yaşayabilir mi?
Çocuk
gelişimi ile ilgili bir kitapta tam olarak merhamet değil ama empati
yeteneğinin doğuştan gelmediği, çevre ile kazanıldığı yazıyordu.
İslam
Ansiklopedisinde merhametle ilgili olarak şöyle yazıyor: “acımak, şefkat göstermek” anlamında masdar, “acıma duygusu, bu
duygunun etkisiyle yapılan iyilik, lutuf”
Yani sadece
acıma duygusu değil merhameti tamamlayan şey bu duygunun etkisiyle yaptığın yardımdır.
Hangi birine
yardım edeceğiz değil mi? O kadar zor durumda olan kişi var yani? Böyle diyerek
kimseye bir zerre yardımda bulunamamak. Nasipsizliğin dibi gibi bir çukur. Olaylara üzülüp dünya işte deyip
işimize gücümüze devam etmek.
Bunun bir
diğer ayağı da var, beni asıl engelleyen şey de bu düşünce. İyilikte
bulunacağın kişiye güven verdirmek, sana umut bağlaması. Daha sonra yapacağın
hayırların arkası gelmezse karşı tarafı zor durumda bırakmak. İyilik okunun sana kısmet etmesine izin verememek. Miden arka duvara yapışır sırtında gibi hissedersin. Hep bir taş oturur boğazına hem şefkat göstermek istersin hem korkarsın yardım etmeye.
Neden yardım etmek istiyorum, kendi vicdanımı tatmin etmek ben birşeyler yaptım diyebilmek için
mi? İyi insan olarak bilinmek ihtiyacı mı? Dürüstçe söylemek gerekirse ya sürekli yardım edemezsem, bu sorumluluk ya bir gün ağır gelirse düşüncesi.
O zaman ben
merhametli biri miyim?
Borçlar çoğaldığında yaptığı ilk şey sadakayı azaltmak olan ben, gerçekten iyi bir insan mıyım?
Rızkı
verenin kim olduğunu unutuyor muyum, isterse daraltacağını isterse genişleteceğine
tam iman etmiyor muyum? Verdikçe asıl o zaman çoğalacağını okumadım mı peki
buna hiç mi şahit olmadım?
Defalarca
şahit oldun mutluluktan ağladın ama unuttun işte naneli
İslam Anksiklopedisi
okumaya devam ediyorum,
“Esasen şefkat ve merhamet gibi duygular Allah’ın
insanların içine koyduğu birer iyilik aracı olup asıl amaç muhtaç ve
çaresizlere yardım edip sıkıntılarını gidermektir. Bu açıdan bakıldığında bir
kimseye acıyan kişi, eğer bu acımanın verdiği elemden kendisini kurtarmak ve
rahatlamak için ona yardım ederse merhamette kemale ulaşmış sayılmaz; çünkü
merhamette kemal, kişinin kendisini değil muhtaç ve çaresiz olanı rahata
kavuşturmayı amaçlamasıdır.
Buradan
merhamet duygusunun insanın yaratılışında sahip olduğu bir yeti olduğu sonucu
ortaya çıkıyor zannımca. Yaşadığın aile hayatında da bu yetiyi geliştiriyorsun ya da kaybediyorsun.
Ve en
önemlisi acımanın verdiği elemden kurtulmak için değil, acıdığın şeye yardım etmek, onu rahatlatmak, sıkıntılarını gidermek için yapmış olmak.
Hangi ölçüde giderebilirim?
Okumanın
devamında gene bir cevap buldum, pes etmek yok.
“Gazzâlî bir kimseye gerçek anlamda merhametli denilebilmesi,
dolayısıyla acıma duygusunun ahlâkî bir değer taşıması için onun acıdığı
kişinin ihtiyacını gücü ölçüsünde karşılaması, bunu da hür iradesiyle
yapması gerektiğini belirtir “
Kişinin ya
da canlının ihtiyacını, gücü ölçüsünde karşılamak.
Aynı
duyarlılığı hayvanlar, bitkiler, denizler, ormanlar konusunda da göstermek zorundayız.
Tüm yaratılmışlara ve yaratılacaklara karşı merhamet!
Bildiklerini
de unutuyor insan, yeniden yeniden hatırlamaya, öğrenmeye imkan verene
şükretmeli.
Bu yazı
karanlığın içinde bir başına, belki korkularınca canavarların da bulunduğu, su ve havanın olmadığı, belki kimi zaman çok soğuk, kimi zaman da çok sıcak kilitli bir odada yaşamaya çalışan gül yüzlü çiçeğe adanmıştır.